29 Haziran 2009 Pazartesi

ALLAHIIIIIM GÖREMİYORUM GÖREMİYORUM!!!

Geçtiğimiz haftlarda gözlerimde inanılmaz bir kaşıntı, acaip bi kızarıklık ve acı başladı. Gözleri mi öyle bi ovdum, öyle bi oydum ki anlatamam. Kaşıdım demiyorum resmen oydum gözlerimi. Sonrasında ankara ya gittik biliyorsunuz. Yarışlar için.
Orda iyice azdı gözlerim sabahları şişti falan. İhmalimin cezasını çektim resmen, çünkü kaşıntı artık acı verir bi hale geldi. Serkan dedim biraz daha bu şekilde kaşırsam kör olucam allah korusun! bişiler yap ne olur dedim. Doktora orda gitmek istemedim hemen ertesi günü dönünce İstanbul da gitmeye karar verdim. Neyse kahramanım bi koşu eczaneye gidip, durumu anlatmış ve bir damla almış. Damlayı damlattım kaşıntı hemen geçti. Önce çok yandı gözlerim sonra alıştı. Ama boğazımdan aşşada yakıcı ve zehir gibi bir tad indi her damlattığımda. İki gün o şekilde idare ettik ama pazar günü İstanbula dönmemizle pazartesi göz doktorunda aldık soluğu. Cadde de veni vidi diye bir göz hastanesi varmış oraya gittik ben de geldim gördüm dedim yani:) Eşimin bi arkadaşı bi doktor tavsiye etmiş, iyi de etmiş! Göz tansiyonum ve astiğmatım ölçüldü ilk iş olarak. Sonra muayeneye geçtik ki bi de ne göriim ? Doktor ne sorsa sallıyorum ben. Bi dene bile tutturamadım. Bi yandan uzağı görebiliyorum ama bir yandan da C ye O diyorum E ye B diyorum falan! Meğersem benim astiğmatım almış başını gitmiş arkadaşlar. Çok ilerlemiş dedi doktor. Tevekkelli kitap okurken bir iki saatten sonra yazılar bulanıyo karışıyor falan, bilgisayar karşısında kızarıyor gözlerim. Lost izlerken alt yazıları seçemiyorum, böcek gibi guccük yazdıkları için:P. Yaniiii arkideşler bundan kelli; gözlük kullanmam gerekiyor. Özellikle kitap okurken, pc başında, televizyon izlerken veeee araba kullanırken gözlük takmam gerekiyormuş!! E hal böyle olunca da ilk iş olarak bana da bi araba almamız gerekiyor puaahahah:))
Şaka tabi:( paşa paşa gittim gözlüğümü aldım. Şincik size gözlüklü halimlen yazıyorum. Dikkat ettiyseniz daha bi güzel daha bi özel bu yazı yani:) Ha bu arada yanma kaşıntı ve kızarıklığın sebebi allerjiymiş. Onun içinde bir damla kullanıyorum, 3 hafta kadar da bunun tedavisi sürecek. Canımı sıkan başka bir konuda göz tansiyonum sınırda çıktı. Bunu daha sonrasında tekrar kontrol ettirmem gerekiyor. Annem de ve teyzem de olduğu için göz tansiyonu risk grubuna giriyorum. Faket şuan ki yüksek çıkmasının sebebi de Ankara da aldığımız göz damlasının kortizonlu olması olabilirmiş, zira kortizon göz tansiyonunu tetikleyen bişeymiş. Kesinlikle kullanılmaması gerekiyor! Buna mutlaka dikkat etmek gerekiyormuş, aman aklınızda bulunsun. Bi küçük ama önemli ayrıntıda gözünüzü sürekli kaşımak da ; eğer astiğmatınız varsa onun ilerlemesine sebeb oluyormuş. Boktan bi durum yani anlıcanız. Gözünüz bozuk ve kaşınıyor, kaşıdıkça daha da çok ilerliyor !! Aman aman sağlık ihmale gelmez, bu da bana ders oldu valla.

27 Haziran 2009 Cumartesi

REKLAMLAR!!

Arkadaşlar bunuyor muyum neyim? kafamda öyle çok şey düşünüp gün içinde öyle çok kafamdan yazı yazıyorum ki hem de klavyenin üstünde hem de 10 parmak, hayalimde bile blog yazıyorum. Nehir gün içinde ne laflar ediyor ne çok güldürüyor beni şaşarsınız. Ama neden yazmıyorum diyeceksınız:) valla ben de anlamadım, pc başına oturunca hepsini toparlayım derken çil yavrusu gibi hepsi dağılıyor. Sanki uçup gidiyor. Şuan hemen nehirin söylediği bir şeyi sıcağı sıcağına size aktarıyorum, her zaman ki gibi fedakarlık yapıyorum zira kocacım hala gülüyor ! bak bana her ne olursa olsun görev başındayım..

Şimdi az önce nehir geldi, bana:

nehir: bu durumda sen ne oluyorsun?
anne : ?!!?!
nehir: çin prensesi (sessizce)
anne : puahahaha
baba : yok artık abarttık!! (güya konuya vakıf)
nehir: babacım abartık demiceksin kabarttık diceksin!!
baba : !? :P
nehir: şimdi fındıklısıdaaaaaa vaaaaaa!!!!

26 Haziran 2009 Cuma

MIAMİDEN BİR YAR GELİR BİZLEREEE AMAN ALLAH GÖZLERE BAK GÖZLERE






İNANAMIYORUUUUM ARKADAŞLAR!!! beklenen oldu ve bizim eve bi posta geldi. Hemde taaa miamiden,sevgili moonishden. Nehir'i nasıl mutlu ettiğini anlatamam moonish va tabi benide. Sen sevgili kiraz kalk miamiden buraya,bizim evimize gel. Evin baş köşesine geç kurul, olacak işmi? valla oldu. Çok teşekkür ederim canım akadaşım, kızımın doğum günü için seçtiğin hediye ve yazdığın mektubu ömür boyu saklıcaz inan. Nehir hala inanamıyo kendisine mektup geldiğine:)
Bu kiraz var ya bu kiraz sanki bi misafir, sanki gurbetten bi yakınım gelmiş gibi oldu. Gözlerinin ardında sanki bi de ruhu var. Öyle bi bakıyor ki insana sanki kollarını açıp boynumuza dolayacak:)
neyse o sarılamasada nehir bol bol sarıldı. Çok ama çook teşekkürler teyzesi, ellerine sağlık.

24 Haziran 2009 Çarşamba

DEPLASMAN HAKEM! ESKİ DOSTLAR BİR DE HİÇ ESKİMEYEN CAN DOSTUM

Geçtiğimiz hafta sonu ankaraya deplasman hakemi olarak görevli gittim. Aslında yarış bahane oldu çünkü baba gibi sevdiğim her zaman bahsettiğim canım hocam bize bi süpriz yapmış ve eski okul takımından arkadaşlarımızı bir araya getirmeye çalışmıştı. Biraz fire versek de bir arada olmak güzeldi. Herkes ne kadar da büyümüş çoluk çocuğa karışmış. Hocam dediysem öyle bildiğiniz öreetmen değil yani, ben ilk okul 4. sınıftaydım basketbola başladım o zaman düştük eline. O gün bugündür hem hocam, hem arkadaşım, hem abim. Orta okulla beraber atletizme başladık. Yine tabi hocamla beraber:) Eşinide kendisinide ayrı bi severim. İşte hepimizi bir araya getiren de yine kendisi oldu. Ankara naili moran stadının yanında bi yerde buluştuk. Şaşırdık, duygulandık, güldük:) bağıra çağıra konuştuk etrafa rahatsızlık verdik:( konuş konuş bitiremedik. 30 ağustosda bodruma gitmek için sözleştik falan falan. Sonra benim görev saatim gelince sahaya gittik. İçlerinde uzun zamandır gelmeyenler vardı. Ay ne kadar değişmiş dedik! bizi yıllar sonra görenler de bizim için aynı şeyi söylediler:) güzeldi ankara görevim sıcakdan dolayı dayanılmaz bi eziyete dönüşsede arkadaşkarla beraber olmak güzeldi.
Ama en güzeli neydi biliyomusunuz ankara da olmanın? canım arkadaşım, yılların eskitemediği, kader arkadaşım derya! ne çok şey yaşadık ne çok şey paylaştık anlatamam. Hani bazısını cidden anlatamam:) bazısını anlatsam ne zaman yeter ne blogum dayanır:) Hani geçenlerde nalan arkadaşım evlenip manisaya gittiğinde ne kadar üzüldüğümü ve ben evlenip istanbula geldiğimde arkadaşım deryanın neler hissettiğini daha iyi anladım demiştim ya; hah!! işte o derya bu derya...

Yıllarca uzak ya da yakın farketmez. Nerde olursak olalım görüşürüz. Düğünlerimizde, doğumlarımızda, hastalıkda sağlıkda hep birbirimizin yanında olduk. Sık sıkda görüşürüz, yani çok hasret bi durumumuz yok kendisiyle çok şükür, sadece bu sefer farklı olan, bi kaç seferdir ankaraya gittiğimizde özel sebeblerden dolayı annemde kalamadığım için, genelde arkadaşlarımda kalıyorum en çokda derya da tabiki:) bu seferde öyle oldu. Canım arkadaşım geleceğimizi söylediğim günden beri heyecan ve sabırsızlıkla bizi bekledi durdu. Yine söylüyorum arkadaşlarından ve bazı akraba sıfatındaki yakınlarından zaman zaman kazık yiyen, fedakarlığın ve samimiyetin ne demek olduğunu bilmeyen insanlar tarafından hayal kırıklığına uğratılan bi insan olarak söylüyorum ki "dostlarım" konusunda çok şanslıyım.(maşallah)
Hani şu bi elin 5 parmağını geçmeyen, sayıları az ama öz dostlarınız vardır ya işte onlar. Kendi evimde mi kaldım derya da mı kaldım inanın anlamadım. Bi insan anca bu kadar doğal olabilir, canım arkadaşım herşey için bi kez daha teşekkür ederim. Mehmet te sende çok tatlısınız bi kez daha burdan aleni bi şekilde deşifre etmek istedim ahaha:)) sırma zaten benim lokumum! ha lokum demişken nehir hala lokum istiyo bacım, bayat olmayan olsun ama diyo:))
Ferahcım inan senin yanında, senin evindede aynı rahatlığı ve samimiyeti yaşıyorum. Ne olur kusura bakma bu sefer özellikle gelmedim, istemediğim için değil inan karnın burnunda olduğu ve ben de bütün gün sahada olacağım için gelmedim. İnşallah doğumun da yanında olabilirim.
Pazar günü yola çıkmadan önce annecimi görmeye ve teyzemi almaya gittik. İkisinide biraz üzgün ve biraz buruk gördüm. Ne olduğunu söylemediler ama teyzem annemle vedalaştıktan sonra uzun bi süre ağladı. Yine benden bişey saklıyorlar:( İkisinide üzgün görmeye dayanamıyorum. Allahım lütfen artık annemin yüzü gülsün bu dert başımızdan gitsin!


19 Haziran 2009 Cuma

NİHAYET-HİDAYET:) VE ANTİFİRİZ!?


Sonunda dün beklenen ya da korkulan oldu. Ha bugün ha yarın derken. Verdi vermedi derken nihayet behlülle bihter mercimeği fırına verdi puahahahaa:)) Ay onların derdi bizi gerdi. Akşam 8:30 da nehir hanımı alelacele uyutup koştur koştur işlerimizi bitirip televizyon karşına bi geçişimiz var, bi dizi izleyişimiz var karı koca, valla biri görse maç falan izliyoruz sanır. Ben de bi karın ağrısı hop oturup hop kalkıyorum. Sanki kocasını aldatan, bi evin içinde gizli saklı işler çeviren bihter kevaşesi değilde benim. Ay ay ay biri geldi, ay aman yapmayın!!! Ben korkuyom bunların umrunda değil goozleriylen yedi bitirdi çocuğu "sapııık bihter" "gıcık bihter" buldun yumurta gibi çocuğu.... zilli seni!!! Neyse beyime ne demeli hem bana sinir oluyo, hem diziye sinir oluyo bi yandan izliyo bi yandan küfrediyo!! zaten biz kendimiz konuşmaktan diziden bi bok anlamıyoruz ki. Ay bi bakışmalar bi müzikler .. jaws ı izliyoruz sanki bi gerilim bi gerilim ama bi yandan acaip gülüyoruz. Çok acaip dizi bu yaaa Serkan beyde küfürün bini bin para.. bihterin ne motorluğu kalıyo ne kevaşeliği, bunun anasıda böyle diyo:)) Ahlaksız behlül diyo! ay kocamın bu hallerine bayılıyorum. Tahminler yapıyoruz, kritik yapıyoruz iki gülüyoruz, e yanında ya bi çekirdek çitliyoruz ya da dondurma yiyoruz. Reklam aralarında hemen işlerimizi yapıyoruz ya da bi sigara tüttürüyoruz. Ay aşk-ı memnu olduğu günler biz baya bayaaa "of"oluyoruz:)
Dizi tam bitmişti ki nehir hanım uyandı. Ondan sonrasında saatlerce sayıkladı,tepindi,sanırım sürekli kabus gördü. Dün sevgili arkadaşım emel ve aşkım ege bize geldiler. Sürekli hayaletlerden canavarlardan bahsedip durdu küçük erkek:) bizim kızda korkmuş olacak ki bütün gece sayıkladı:) Neyse en sonunda yanıma aldım nehiri ortamızda yatıyor yavrucum. Acaip acaip şeyler söylüyo, bi yandan babası sıkıştırıyo,öpüyo,kokluyo derken beni aldı bi gülme sonra serkanı güldürmek için antifiriz dedim:))) Şimdi bilenler bilmeyenlere anlatsın... Bak hala gülüyorum sabah sabah. Neyse bunu daha sonra anlatırım belkide anlatamam puahahah
Şöyle kısaca bahsediim o zaman: biz sevgiliyle bi yerde izlediğimizde, ya da okuduğumuzda uydurmasyon küfürlere çok gülüyoruz.Yurdum insanının bu konuda ki yaratıcılığı su götürmez bi gerçek! bu da onlardan biri işte! Biz nehir uyumaya çalışıyor diye pısır pısır konuşup kıkırdıyoruz. Birden nehir de gülmeye başladı "neee ansigfriz mi dedin" puahaha herkes gülüyo...
Ortada gülünecek gerçek bi şeyler yokmuş gibi görünsede hani sizin gülesiniz vardır ya, işte öyle bi anlardan biri...

15 Haziran 2009 Pazartesi

cezmi or ve enka grand prix





Bu hafta sonu istinyedeki enka tesislerinde enka grandprix yarışlarında görevliydim. İlk gün cezmi or yarışları olduğu için yurt dışından oldukça fazla katılım vardı. Çok keyifli ve seyirli yarışlar oldu. En sevdiğim branş olan yüksek atlamada görevliydim. Sürekli elimde dakikayı ayarlayan buton olmasına rağmen arasıra onu bi kenara bırakıp fotoğraf çekmeye çalıştım biraz alelacele oldu ama hiç yoktan iyidir. Daha önce de yarışım var diye yazdığım zamanlar oldu ama her seferinde makinamı götürmediğim için fotoğraf çekemiyordum ama bu sefer şeytanın bacağını kırdım, fotoğraf çektim arkadaşlar:)
Haftayada ankaradaki yarışlara gidiyorum görevli olarak orda da bol bol foto çekicem valla bu sefer. Neyse bu haftasonu böyle geçti. Ama haftasonunun tek gündemi yarışlar değildi. Pazar günü anneciğimide yolcu ettik. Ya evet annemden bahsetmedim de mi bi süredir. Çünkü altınolukdan döndüğümüzden beri annem teyzemdeydi. Dünde beraber ankaraya gittiler:( İkisinide çook seviyorum ee biri anne, öbürü anne yarısı.

A bu arada yaz geldiğinden beri fotoğrafların çoğunda şapkalıyım dikkat ederseniz!! güneşle problemim var birazcık:) hamileyken yüzümde bazı leker oldu güneş görmediği zaman sorun yok ama accık güneş gelsin yüzüme leopar gibi oluyorum. O yüzden şööyle gönlümce yüzüm gözüm açık bi fotoğrafım yok..

12 Haziran 2009 Cuma

veeeee altınoluk

Evet arkadaşlar altınoluk'a ha bugün ha yarın derken gittik de döndük bile:( Hava her ne kadar deniz havası olmasada yine çok güzeldi altınoluk. Ordan dönünce insan gerçekten İstanbul'dan daha bi soğuyor,adaptasyon biraz sürüyor tabi. Yağmuru çok sevdiğim için kayınvalidemin duaları kabul olmuş:) bol bol yağmur yağdı inanın anlatamam tadına doyulmaz bi hava vardı orda! Havanın güzel olduğu bi kaç gün denize gittik nehir hanım soğuktan giremesede saatlerce sahilde oynadı. Biz dedesinin yeni aldığı süper ergonomik şenzlonglarda gebeş gebeş yattık. Şimdi sadece bi daha ki izin zamanımızı beklememiz gerekiyor:( A bu arada nehirin doğum günü hediyesi çilek kızlı bir bisikletti hemiide 16 cant:) ama ben fotograf çekmeyi unuttum:( aslına bakarsanız bu sefer altınolukda pekde makinamı elime almadım,çok tembeldim. Siyah incimin hakkını veremedim. Ama bi daha ki sefere bol fotolar eklicem haberiniz olsun. Yediklerimi içtiklerimi hiç saymıyorum. 58 kilo gittim 61 kilo döndüm:( bu da işin olumsuz yanı tabi.. kayınpederimde ye ye bişey olmaz iyi bakmışlar derler dedi ben de vurdum dibine:) Orda en çok yiyen sezar, suzi bi de bendim :) ha sezarla suziden bahsetmedim di mi? onlarda bizim evin itleri ama sormayın köpekleri çok seven kızım bu iri semirmiş ve yaramaz itlerden accık korktu daha doğrusu çekindi diyelim. Çünkü her seferinde nehir'in üstüne atlayıp koca gövdeleriyle kızımı düşürdüler:) o yüzden nehir onlar biraz uzaktan sevmeyi tercih etti. Ve tabi anne ben pabloyu daha çok seviyorum demeyide ihmal etmedi, eeee boyuna uygun ya ondan
assos..
çiçek ve çiçek
çiçeklere gübre koyuyo küçük hanım:)

10 Haziran 2009 Çarşamba

40,39,38... ve nihayet


Sonunda kızım iyileşti ve artık yazabilirim. Cumartesi altınoluk'dan döndüğümüzden beri hasta nehir. Hem de çok hasta,çok ağır bir ishal ve 40 derece ateşle pazardan beri perişan oldu evladım. Kıvrandıran karın ağrısıda cabası. Pazar sabaha karşı acile gittik. Önce yüksek ateş ve hafif bi ishalle başladı.Boğazına bakıp boğazın temiz olduğunu görünce farklı bişeyler oduğunu anlayıp doktora gittik. Soğuk algınlığı ya da boğaz enfeksiyonu olmadığı belliydi. Netekim öylede oldu. Ertesi gün zaten çoook şiddetli bi ishal başladı. Gündüz tekrar nehiride kucağıma alıp hastaneye gittim. Orda yaşadıklarım tam bi faciaydı.Nehir'in kaka ve çiş tahlilini yaptırabilmek için saatlerce hastanede bekledim.Nehir sürekli kakasını kaçırdığı için çok mahçup ve ağlakdı. Sonra bi şekilde kaka örneği aldık ama çişi bi türlü temiz alamadık. Çünkü her idrar kabına kakada kaçırıyordu.Epey uğraştım anlıycanız. Bi yandan da sürekli nehir'i rahatlatmaya çalıştım, üzülme annecim normal hastasın ya ondan dedim. Sonuçları beklerken nehir sürekli hastane koltuklarında bacağıma yattı. Öyle halsiz ve bitkindi ki. Sonuçlar temiz çıktı ama kültür sonuçlarını yarın alıcaz. Doktor labratuar ortamında bulunmayan ve bakılamayan yüzlerce virüs olduğunu ve vücudun onu atmak için yüksek ateş ve cırcırla dışa vurduğunu söyledi. Antibiotik verebiliriz dedi,ben de kültür sonuçları çıkmadan vermek istemediğimi söyledim. Sonra doktor bu sefer evet,tabi aslında bencede vermeyelim dedi:P sinir şey! neyse ben 3 gündür kızımla ev de mücadele veriyorum. Hastaneye yatırıp serum ya da başka müdahele yapılmasına da gerek yoktu,çünkü tüm bu yaşadıklarına rağmen genel hali iyi görünüyordu. Güçlü bi bünyesi olduğu için şanslıyım maşallah.. 2 gece sevgili de ben de hiç uyumadık, en çok hitiyacı olan şey sıvı ve benim sevgim olduğunu düşünerek elini bi an bile bırakmadım. Karın ağrısından kıvrandığı için sürekli cenin pozisyonunda iki büklüm uyumaya çalıştı. Ateşi çok yükseldiği ve de ilaçla düşmediği zamanlar sürekli banyoda duş aldırdım. Çok ağladı,çok bağırdı bana hatta katılana kadar ağladı, Bi ara gece yarısı imdat diye bile bağırdı banyoda:) duyan duymayanda çocuğa bişi yapıyoruz sanıcak! Babasıda ben de gayet soğukkanlı ve ne yaptığını bilen bi şekilde uğraştık. Sevgili hiç ama hiç uyumadan işe gitti. Ertesi gün de biz hastaneden döndüğümüzde 4 de eve geldi ve bana yardım etti. Canım benim, saatlerce geçecek babacım diyerek başında bekledi. 2 gündür neredeyse bütün vaktimizi tuvallette geçirdik:( Tüm bunları yaşarken çok iştahsız olmasına rağmen nehir'e yedirebildiklerime ben bile şaştım. Gerçekten çok çabaladım ama o da bana yardım etti akıllı kızım benim. Gözleri süzüldü,ama kilo kaybetmesine izin vermedim. Her gün meyve suyu,şeftali,muz,muhallebi,yoğurt çorbası yedirdimde yedirdim. Çok güzel salatalık ve kiraz almıştık altınolukdan, her istediğinde yiyemiyeceğini anlatıp,onu bi şekilde başka şeylerle oyaladım. Ve sonunda dün ateşi düştü. İshali devam ediyor ama yinede bugün gayet iyi çok şükür! Tüm bunlar yaşanırken nehir geçen sene çok ateşlendiğinde yaşadığımız bi olay geldi aklıma ve ağladım. Onuda yazmak istiyorum, neden mi? kimseye rol yapamadığım ve yaşadığım kırgınlıkları içimde büyütmemek için!!
Geçen sene nehir boğazı kızarmış ve çok ateşlenmişti ki nehir gerçekten maşallah senede bir hasta ya olur ya olmaz. 3 yaşında 3 kere hasta olmamıştır bile maşallah!! neyse geçen sene de böyle 40 derece ateşle bi rahatsızlık yaşadık. Ve ben nehir'in o hastalığında sevdiğim birileri tarafından çok kırıldım ve haksızlığa uğradım. Tabi benimde hatalarım olabilir, ben dosdoğruyum demiyorum ama çocuğum daha küçük ve bu kadar hastayken tamamen annelik içgdüsüyle ve üzüntüyle korumacı davranmış olabilirim. Bunun için suçlanmalı ya da yargılanmalımıyım bilmiyorum?!!? Nehir ateşi 40'ı geçtiğinde kendinden geçer gibi oldu ve ben de tamamen sevgi ve üzüntüyle ona sarılmak,yanında olduğumu hissetirmek istedim. Ama nedense bu çocuğumu bizim için çok değerli olan kişiler tarafından, elinden çekip almak olarak yorumlandı. Şimdi bunu neden yazıyorum biliyomusun? aslında öyle olmadığını bilin diye! Ben rol yapamam ve politik davranamam beni tanıdınız artık. Sizlere gülümsüyorsam ve sizinle vakit geçirmek istiyorsam gerçekten öyle olduğu içindir. Mecbur hissettiğim için değil. Sizler bizim hayatımızda çok önemlisiniz. Nehir doğduktan sonra bazı yanlış anlamalar ve yanlış yorumlamalar oldu. Tarafımdan ve de tarafınızdan ama hepsi geçti gitti. Ben unuttum öyle de olması gerekiyordu çünkü hiç bir zaman bazı şeylerin kötü niyetle yapıldığını düşünmek istemedim.Beni sevmediğinizi hiç düşünmek istemedim. Eminim siz de öyle olmadığını biliyorsunuzdur. Şimdi durup dururken nerden çıktı bu demeyin ne olur, sen bunları okuyunca üzülesin diyede yazmadım. Sadece o olaydan sonra ilk kez nehir böyle hastalanınca bütün yaşadıklarımız yeniden gözümün önüne geldi ve sadece keşke böyle olmasaydı dedim kendi kendime. Ama hayatımız da keşkeler yerine sadece "bi daha ki sefere" ler olsun umarım.
Şimdi nehir iyi ve sizleride herşeyden çok seviyor önemli olanda bu.. Bu yazıdan olumsuz hiç birşey çıkarmassınız umarım çünkü ben çok iyi niyetlerle yazdım. En kısa zaman da yeniden beraber daha uzun vakit geçirebilmek dileğiyle.. iyi ki varsınız..
Bu arada blogcu arkadaşlarım özel bi konuyla ara verdiğim yazımın en nihayeti şöyle nehir şimdi gayet iyi.. hepinizi öpüyor:)

9 Haziran 2009 Salı

en güzel gelin..

Canım arkadaşım nalan'ın evleneceğinden bahsetmiştim daha önceki yazılarımı okuyanlar hatırlar. Altınoluk'dan bi günlüğüne manisa'ya düğüne gittik. Canım arkadaşımın en güzel gününde yanında olmam gerekiyordu,en kötü günlerimizde olduğu gibi... Ve öylede oldu bütün gün kuaför düğün hazırlığı derken beklenen an geldi. Her gelin güzeldir biliyorum ama belki dostluğunun bana kattıkları yüzünden, belki onun temiz ve güzel kalbinin içimde yaşattıkları yüzünden belkide gerçekten çoook güzel olduğu için bilemiyorum ama en güzel gelin o an benim için nalan'dı. Düğünle ilgili maalesef yazabileceğim çok güzel şey yok keşke olsaydı güzel olan tek şey gelinin kendisiydi. Bu yüzdendir ki; onu gelinlikler içinde görünce duygulandığım, manisa'da bırakıp gelecek olduğumuz için hüzünlendiğim, onu hak etmeyen bi aileye gelin gittiği için üzüldüğüm göz yaşı dolu bir düğündü. Her şeye rağmen umut dolu, sevgi dolu güzeller güzeli bir gelin oldun canım arkadaşım. Umarım çok mutlu bir hayatınız olur, güzel gülüşün hiç solmasın...

nehir hanım gelini beklerken..


gelin odasında kulis:)

önce doğum günü fotoları:)



emel teyzesinin pastası..
anneannelerin en güzeli.......
ilkiz mısır yermisin?
ezgi,hanna ve nehir..
sevgili, pelinin meşhur ayaklarını koklarken:)