29 Ekim 2009 Perşembe

DONT PANİK DİS İS AMERİKAN TEKNOLOCCCİİİ:)


Herkese merhaba;
arkadaşlar, işte geldim burdayım, ben bu işte ustayım:) hangi iş diceksiniz, tabi ki pc yi bozma işinde:) benim kız yine bozuldu geçen pazardan beri çalışmıyor. Dün sağolsun kocacım yarım gün işe gidip geldi, sonra soluğu yazıcıoğlunda aldık. Lap top ım kıss gibi oldu valla. Her bişeylerine bakıldı. 2 cigabayta yükseldi şuan şet hızıyla çalışıyor. şşşşşşş maşallah diyin ha:) Tüm soranlara merak edenlere ve mail atanlara çok teşekkür ederim valla bak. Çok datlusunuz. Ha bu arada nehir e prenses elbisesi aldık, akıllara zarar:) fotosonu koyucam... Bu arada biz bu akşamda her sene olduğu gibi bayraklarımızı alıp, 29 ekim kutlamaları için sokağa dökülücez. Nehir:" YAŞASIN CUMHURİYET" diye bağıracak.

23 Ekim 2009 Cuma

BUDUR!!!

Bİ KEZ DAHA YILMAZ ÖZDİL, Bİ KEZ DAHA BUDUR DİYORUM....
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12747465.asp?yazarid=249&gid=61

22 Ekim 2009 Perşembe

KİMSE KUSURA BAKMASIN,KÜFÜR ETMEDEN RAHAT YOK BANA!!!


ŞİMDİ; 2 GÜNDÜR HABERLERİ İZLEMEK BEN DE BAŞ AĞRISI, CİDDİ Bİ YORGUNLUK, GÖZ ALATLARIMDA TORBALANMA VS. DEPRESİF DURUMLARA SEBEB OLDU. OLANLARI HAYRET VE ŞAŞKINLIK İÇİN DE İZLİYORUM. AĞZIMI AÇIP GÖZÜMÜ YUMARIM VE DE YUTKANMADAN SIRALARIM BU KONUDA AMA BURDA YAPMIYORUM. EN AZINDAN ŞİMDİLİK... ZATEN SEVGİLİ ÖYKÜ NE DE GÜZEL YAZMIŞ, İÇİNİ, İÇİMİZİ DÖKMÜŞ, ELİNE SAĞLIK...
AMA Bİ KONU DAHA VAR Kİ DÜN GÖZYAŞLARIMI DEĞİL, HÖNKÜRÜKLERİMİ, HIÇKRIKLARIMI KONTROL EDEMEDİĞİM..
BURDAN O ŞAHSA, DAHA DOĞRUSU ŞAHSİYETSİZE SESLENİYORUM:
EY DÜMBÜK, SEN HABERLERİ İZLEDİĞİNDE HALA UTANMADAN YAŞAMAYA DEVAM EDEBİLİYORMUSUN??ÖLÜMÜNE SEBEB OLDUĞUN O KÜÇÜCÜK YAVRUCAĞIN GELECEĞİNİ ELİNDEN ALDIĞINI, ANASININ BABASININ KUZUSUNU ELİNDEN ALDIĞINI BİLİYORMUSUN??
ANNESİ BABASI ÖPMEYE KOKLAMAYA KIYAMASIN, MİNİCİK KUZUSUNU GÖZÜNDEN SAKINSIN, SEN ELİNDE O SOĞUK ALETLE ETRAFA KURŞUNLAR YAĞDIR!! HENÜZ HAYATI SADECE EVİNİN BALKONUNDAN İZLEYEN Bİ MİNİCİK CANIN YAŞAMINA SON VER!!
EY PUŞTOĞLUUU, BU İNSANLIKMIDIR? HALA İNSAN İÇİNE ÇIKIP, TOPLUM İÇİNDE ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GEZEBİLİYORMUSUN? SENİN DAĞDA Kİ O BEBEK KATİLLERİNDEN NE FARKIN VAR? SORUMSUZ ŞEHİR EŞGIYALARI, HALA DERS ALIP HALA AKILLANMIYOSUNUZ ALLAH HEPİNİZİ YOK ETSİN.....

21 Ekim 2009 Çarşamba

ZİİİİİİP lenmiş yazı- SİRK

Nerden başlasam bilmem ki, böyle tembellik yapıp, zamanında yazmayınca, pc başına geçip böyle angut angut bakarsın işte meltem hanım! Bi başlıyorum yazmaya, yok bu olmadı, sil.. yok ordan yok burdan; e elinin körü be meltem. Ne yazacaksan yaz da, git biran önce, rahat bırak pc yi de beynini de! Şincik hafta içi kızımla hiç bişey yapmıyomuyuz? yapıyoruz ama yazmayınca getirip haftasonu başlığı altında tüm haftayı zipliyorum kendimce. A dur aklıma gelmişken asıl olayı yazayım önce; pazar günü karfura gittik nehir hanıma ayakkabı almaya, evet evet sonunda:) Çocuğumun ayakkabısı guccülüp minik parnanı kızartana kadar bekledik yani, yuh bize. Sonun da güzel ve rahat bi ayakkabı aladık. Tam içeri girerken bi de ne gördük dersiniz? Tam da bi gün önce caillou bey sirke gitmişken, nehir hanım sirk sayıklarken. ANA! o da ne koca bi çadır kurulmuş. Hemen nehir hanımın kankasını aradık. Onlarda koştu geldi. İyi mi ettik kötü mü? o da ayrı konu ama 4:30 da gösterimiz başladı. Çok süper bi sirk değildi. Ama ben de dahil ilk kez gidenler için oldukça farklıydı. Oturma düzeni iğrençti onu söylemek zorundayım. Ben her ortamda bi şekilde yerimi bulurum, yani sığarım ama hiç bi yere sığmayan kurtlu bi kızım olduğu için biraz zorlandık. Arkadaki amca dizlerini, ağmet ağama dayadığı için hep yan oturdum. Ama nehir, ama nehiiiiiiir ay anlatamıyorum inanın. O derece yani. Çok heyecanlı bi çocuk, e bi de hareketli olunca bayaa zor oldu. Akrobasi hareketleri yapan, zaaarif bayanı taklit etmekten bi hal oldu. Gösteri boyunca biraz sirki izledi, biraz şarkı söyledi ve aralıksız konuştu. Aslında ilgisi biraz da; herkesin elinde olan, karanlıkta fener gibi rengarenk ışıklı çubuklar yüzünden dağıldı. İstedi de istedi ama biz almadık, sonra unuttu bu seferde mısır istedi. Yine almadık. Ortam için hiç uygun değildi zaten. Eve gidince ben size yaparım dedim. O andan sonra da sürekli "egeeeeee eve gidince mısır yicez, film izlicez tamam mı?" diye bağırdı. Evet çok hareketli ve heyecanlı bi çocuk. Etrafımızda ki insanların hatta arkadaşlarımızın bile rahatsız olacağı endişesiyle hep tedirgin ve hep nehir'i sakinleştirmeye uğraştım. Maalesef, sirki izlemek çok hoşuna gitse de, eve döndükden sonra da biraz huzursuz olduğu için, nehir çok keyifli bi pazar değildi anlıcanız. Ama hayvanları çok seven nehir için, atlar, köpekler, kaplanlar görülmeye değerdi. Gerçi hayvanların hali içler acısıydı. O koskaca kaplanların maymuna dönmeside ayrıca can sıkıcıydı. Bi de üstüne üstlük, bu hale nasıl geldiklerini ya da getirildiklerini düşünmek bizi çok üzdü. Sevgili; "kim bilir neler yapıyorlar, mum gibi olmuş hepsi" deyince daha da üzüldüm:(

not: bu fotolar googledan, bizim gittiğimiz sirkte ne yazık ki saçma sapan ve komik olmayan bi palyaço vardı sadece

16 Ekim 2009 Cuma

emiinönü-polonezköy bir iki!!!


Geçen hafta sonu yine eminönüne gittik. Daha önce gittiğimizde pazar olduğu için hüsrana uğramıştık, gerçi bu seferde cumartesi gittiğimiz için kalabalık ve trafik hüsranı oldu ama olsun benim için çok güzeldi. Sürekli söylenen bi koca, kalabalıktan napıcanı şaşıran bi deli fadik, yine de bulacam da bulacam diye sokak sokak gezen ben:) Ay neyse sonun da aradığım şeyi buldum ve de aldım:) "peştemal bornoz" yaaa evet doğru duydunuz ay pardon okudunuz. Peştamel bornozları ilk cunda adasında görmüştüm ve pahalı diye almamıştım. Senmisin almayan, sonra da bulucam diye gez dur. Bi de yarım akıllı nın biri bana "eminönün de zebil, hem de çok ucuz deyince ben de sandım ki; giderim hemen bulurum, en güzelini de alırım en ucuzundan.. nah bulursun, yok kardeşim, bakmadığımız yer kalmadı. Kapalı çarşının, ucubik bi yerinde araya sora bi kaç mağaza bulduk satan. Neyse sonunda aldık, en güzelinden ama cunda dakinden daha pahalıydı. Neyse canımız sağolsun dedik. Ama cunda ya tekrar gidersek ya da giden birisi olursa ordakilerden mutlaka almak istiyorum. Eminönü çok güzeldi. Her yerini gezdik, ne kadar çok şey satılıyomuş yaw; şaştık! Play-doh oyun hamurları bile yarı fiyatınaydı. Çin malı olmayan, ama fiyatı çok uygun envai çeşit oyuncak vardı. Ama ben akıllısının yanında fotoğraf makinası yoktu:( Ay bi de alıç aldık biliyomusun yılardır görmemiştim, yememiştim. Çifte kavrulmuş lokum aldık, yasemin çayı aldık falan..
Cumartesi bu kadar yorulunca; pazar gününü en gebeş şekilde geçirmek şart oldu tabi:) Kayınçomgillerle puahahaha polonezköye gittik. Hava da, gittiğimiz yerde o kadar güzeldi ki, akşama kadar kalkmak istemedik. Eltüüüm giderken yolda kustu:( sonra ön koltuğu kaptı tabi:):) hımm dedim initiikeeem ha? ben de onların evinde çok kusmuştum zamanında:) Bizim minik yiğen içerde ki yerini sağlamlaştırıyor maşallah, dolayısıyla bulantılarda tam gaz..
Ha yiğen demişken bizim kızda amcasıyla hasret giderdi. Yani nehir'in nasıl mayıştığını görseniz anlarsınız aşkının büyüklüğünü. Bi de küçük hanım diyor ki amcasının gıdısı çok cücel kokuyormuş:) Bana bak kayınço kendi bebişini görünce kızımı ihmal etme, yakarım çıranı:)

14 Ekim 2009 Çarşamba

SEN SEVMİYOSAN; BEN SENİ HİİİİİÇ SEVMİYORUM!!!!!!!

Şimdi canım blokum:) geçen hafta sonu olanları bi yaziim iki de foto serpiştirim diyorum valla bi sıra gelmiyor. Cumartesi eminönü, kapalıçarşı maceramı mı anlatsam, pazar günü polonezköy keyfini mi? Ama duuur, bunları bi sonra ki postumda yazarım. Ben size ne anlatıcam. Cuma akşamı aşkımın telefonu çaldı, bi baktık ev sahibi. Ben açtım telefonu:
-efendim murat abi
-merhaba abicim nassın? haber var mı evden? ki bu şu demek ne zaman gidiyosunuz?
-iyiyiz sağol, evet evet haberler iyi, kesin tarihi biz sana bildircez, merak etme
-tamamdır. Bak şimdi abicim; pazar günü bizim bi dıdının dıdısı eve bakmaya gelcek 6-6:30 da, bi ayarlayın da onların başka zamanları yok, bi bakıversinler.
-peki murat abi, buyursunlar, hadi inşallah.

Pazar günü bize söyledikleri saatten, bi kaç saat önce gelip, evimizi toparladık falan bekliyoruz. Neyse tam dedikleri saatte geldiler. 6 yıllık evli genç bi çift, yani adam genç görünüyoda, hanfendü eh işte. Ay dedikodu da yaptım iki dakka da:) Buyrun hoş geldiniz, beş gittiniz. Ben ayşe, sen kel fatma, memnun oldum falan geçiniz. Evi gezdik beraber,ilk yorumlar tabi çok ilginçti:
-ah pek de küçükmüş, kaç metre kare?
ben gülümsüyorum ama içimden "gel bi de yeni taşncamız evi gör, hasbam diyorum" lan nesi küçük bu evin 120 metrekare normal bi ev işte. tabi herkes ziyagil yalısında da yaşıyo ya unutmuşum!!
Bu arada bizim gibi şapşalların taşınırken akıl edemediği sonra da dumur olduğu konular da bi sürrü soru sordular. Hepsi yerinde ve mantıklı sorulardı, şahsen çok takdir ettim. Tabi yalan söylememekle beraber, ev sahibinin dıdısının dıdısı olduğu içinde her şeyi açık açık anlatamadım. Keşke dün akşam saatlerinde gelselerdi de; ev sahibimizin bi poh sandığı evinin, dün ki fırtına da nasıl her yerlerden su aldığını görselerdi.
- binada yalıtım var mı? doğalgaz ne kadar geliyo, kışın soğuk oluyor mu? ısınabiliyormusunuz? gibi sorular. Ama ne yazık ki bizim dışardan çok güzel ve şirin görünen, pek bi halta benzeyen sitemizde ve binamızda bi poh yok canım. Yalıtım da yok, kışın 3oo den aşşa doğalgaz faturasıda gelmiyo!! vs.vs.
Karşılıklı soru-cevap şeklinde mülakatımızı bitirdik. Asıl ilginç olan ne biliyomusunuz? Benim insanlarda şaştığım kaldığım! tüm bunlar yaşanırken nehir de yanımızdaydı. Zaman zaman kızdı, biraz şaşırdı, accık bağırdı, dikkat çekmek için çığlıklar attı. Zıpladı, depişti, tepindi vs. Bildiğin çocuk işte. Kapıdan ilk girdiği, bizimle tokalaştığı andan, kapıdan çıkıp, iyi akşamlar dediği ana kadar bir kere bile nehir e bakmadılar. Bırakın merhaba demeyi ya da gülümsemeyi, göz göze bile gelmediler. Özelliklede adam nerdeyse üstüne basıp geçecek. Yerde ha bi böcek ha nehir. Ulan Piiiiip insan sevmiyosa bile, çocuğum o kadar taklalar neyim atıyo tikkat çekcem diye bi tarafını yırtıyo, göz ucuyla bak bari zırtapoz! O piiiiip beyimiz tamamen yok saydı nehir i. O kadar sese şarkıya ve gürültüye bile kayıtsız kalabildi ya pes!! Öbür uyuza ne dersiniz. Bi kere bile nehir e bakmadan bana gülümseyerek "ay çok şeker" dedi. Ve bu uyuzla tüm konuşmamız boyunca, nehir'in çıkardığı seslerin desibeline uygun inanılmaz mimikler yaptı. Şaka gibiydi.
Bu manyak karı; konuştuğumuz süre boyunca bi kaşlarını kaldırdı, bi gözlerini pörtletti, bi omuzlarını kaldırdı, bi ağzını yamdurdu valla bak, hepsini nehir'in hareketlerine ve çıkardığı seslere uygun yaptı. Ana noluyo dedim, suratını "maymun dötü" gibi kırk hale soktu. O yaptıkça ben de yaptım, karşılıklı maymun gibi hareketler yapmaya başladık ama kadın hala nehir e bakmıyo bile:) Ya oha falan diyosunuz di mi? yok valla aynen böyle oldu, şaşırdım kaldım. Bu konuşma ayakta ve antrede oluyor. Israrla oturmadılar mecburende mülakat bi süre kapı ağzında devam etti. Ahahahaaaa bi dakka asıl bomba geliyo dur dur yazı bitti sanıp es geçiyosan!! ki bunu yapanlar da çok biliyorum, okumadan yorum yazanlar falan:))) bu da ayrı bi post konusu şinciiik es geçelim!
Tam hoşçakalın, teşekkür ederiz falan deyip kapıya yönelmişlerdi ki ben, gıcccık ve sinir olduğum için kıllığına dedim ki:
"kusura bakmayın siz de pek bi rahatsız oldunuz nehir'in sesinden" dedim. Kadın ne dedi beğenirsiniz?????
"sorun değil biz alışığız, eşim de ben de öğretmeniz" puahahahaaa yok artık, kekinide kabarttık bu durumda ben de çin prensesiyim falan filan benim kopma noktası burası oldu zaten.
Lennnnn, leaaaaaaaannnn bi defol git uyuz!!!!!
Biz burda hayvanları sevmeyen ya da onlara mahlukatmış gibi bakan insanlara şaşıyoruz, sinir olıuyoruz falan ya!!!
Ohoooo adam çocuğa bile mahlukat gibi davranıyor ya!!!
Sevmiyorum kardeşim, çocukları sevmeyen, sevemeyen, en azından sevgiyle bakamayan insanları ben hiç sevmiyoooruuuuuuuuuummmmmmmm......

13 Ekim 2009 Salı

yine nehir-yine köpek


Nehir yolda yolakta, sokakta, parkta bulduğu her kedi ve köpeğe atlıyor diye bahsetmiştim daha önce.. Korkmamasına ve hayvanları bu kadar sevmesine bayılıyorum.. ama zaman zaman, gördüğü her hayvana özellikle de kedilere atlamasına, çaktırmadan ve korkutmadan engel omaya çalışıyorum. Bazen sokakta çok kirli kediler gördüğümüzde üzerlerine koştuğunda, onun hasta olabileceğinii ya da aşısı olmadığnı, onu ellersek hasta olabileceğini, uzaktan sevmemiz gerektiğini söyleyerek uygun bi dille ikna etmeye çalışıyorum miniğimi.. Aslında; onun bu yaşta yaşayabileceği herhangi kötü bi tecrübenin, ilerde hayvan dostlarından uzak kalmasına sebeb olabilmesinden korkuyorum.
Canım her neyse tabi bu her zaman olmuyo, genelde kediler kaçıyor, çok azı sırnaşıyo, mesela bizim sitede var bi tane nehir mıncırıyo hayvanı.. onun dışında genelde köpeklerle sarmaş dolaş bizim ki:) bu da geçenlerde yemeğe gittiğimiz lokantanın arka bahçesinde, beslenen bi av köpeği.. öyle tatlı öyle akıllı bişey ki görseniz nehir delirdi onun yüzüünden. Yaka paça dağıldı bizimkinin köpekle birlikte koşmaktan:)

9 Ekim 2009 Cuma

YAZDAN KALMA... ah cunda aaaaah


Bu yaza dair pek fazla bi şey yazmadım ve de fotoğraf koymadım biliyosunuz. Bunu özellikle yapmış değilim ama hiç de içimden gelmemiş ne yazık ki. Yine de geçen gün fotoğraflara bakarken cunda da geçirdiğimiz harika akşamı hatırladım. Ah cunda aaah ne kadar güzeldin. Çok keyifli bir geceydi, inanılmaz lezzetli yemekler yedik, e tabi o manzara da rakı içilmez mi, hem de nasıl içilir:) Herşeyden güzeli dostlar vardı. Hani benim bi arkadaşım vardı emel, hani komşumdu, hani yeni evimizde de komşu olcaktık, hani güzel pastalar yapıyordu, hani oğluşu vardı ege, nehirin kankası. Hah bildiniz mi işte onlar! Beraber gittik cundaya çocukları sattık, içtik eğlendik, sohbet ettik. Cundanın tek teras katı olan restoranın, en güzel mezelerini yedik. İnanın tadı damağımda, maalum ben öyle her şeyi beğenmem, yemiş olmak için yemem:) Manzara mı çarptı beni, yoksa rakı mı bilmiyorum ama çok eğlendik beeeee!

8 Ekim 2009 Perşembe

aman da kimler gelmiş:)


Ya ben hep bi şeyleri geciktirmeye başladım biliyorum, aslında çok rahatsızım bu durumdan ama yazıyı yazsam fotoğrafı koymuyorum, fotoları eklesem pc ye, yazıyı yazamıyorum. Vakitsizlik gibi geçerli bi mazeretim var. Var ama yine de biraz daha hızlı koştursam iyi olur şu blogumu:)
A aslında koçluk yapayım, her gün biraz antreman yaptırayım bloguma.
Başlığa gelince, geçen hafta bize 4 yıldır, 4 koca yıldır görmediğim, kızımı ilk kez göreceği için heyecandan geberik, eski bi dost geldi. Ortaokul, lise de dirsek dirseğe:) Ondan sonrası zaten karma karışık. Hayat bizi sık sık bir araya getirdi getirdi ama işte böyle uzun yıllarında araya girdiği oldu tabi. Canım arkadaşım Şeyda iş görüşmesi için İzmir semalarından İstanbul semalarına hızlı bi giriş yaptı. Bu sayede 4 günü de birlikte geçirdik. 4 koca sene görüşme ondan sonra her şeyi 4 güne sığdırmaya çalış. Allahtan canım arkadaşım hem bana hem nehir'e yetişti. İkimizinde gönlünü hoş eyledi, ikimizle de evcilik oynadı. Ben nehir'e accık gıcık oldum tabi, ya gitsene kızım odana kendin oyna falan dedim ama cık, nehir hanım Şeyda yı kafalamış bile. "Ama ben Şeyda teyzemle piknik yapıyoruuuuuuuuuuuum!!!
İyi de uleeeeenn ben de kahvemi sigaramı Şeydayla içmek, kafasını ütülemek istiyorum puahahaha:)
işte böyle aramızda kapıştık, pahylaştık, şişirdik kızcağızı. Gerçi nehir'i öpüp koklarken farkettim ki arkadaşımın gönlünde kocaman bi bebek özlemi var. Zaten sevgi dolu olan o kalbinde en büyük yeri henüz doğmamış bi velet rezerve etmiş bile. Canı gönülden geçirdim içimden allah nasip etsin anne olmayı güzel arakadaşıma dedim. Ne kadar da sakin, ne kadar naif ve sabırlı. Ne şanslısın be velet..
Burda beklediğimiz süre içinde işten iyi bi haber çıkmadı, ama en kısa zamanda güzel haberler alacağımızı umuyorum. Şeyda izmir e döndü, döndü ama bizim evde hala Şeyda konuşuluyor. İlk geldiği gün Serkan da ben de "özledik be kızım nerelerdesin" demiştik ama artık 1-0 öndeyiz, özleme sırası onda, mikrop ona da bulaştı, yaşasın kötülük:)
bizi özlemese bile nehir'i daha sık görmek istiyeceğinden eminim ehehehe:)
Şeyda yı kuaföre götürdüğümüz gün, hadi dedim sitenin içinde nehir'le bi kaç fotoğrafınızı çekeyim, "aaaa dedik beraber bi kaç yeni fotomuzda olsun arkadaşım! Sağa bakındık sola bakındık, sağolsun güvenlikten yardım istedik. O da bizi şipşakladı:) Kıs benim tipim kayıık çıkmış fotoğraf aklıma gelseydi ben de saçıma başıma bi el attırırdım:)
Nilgün bi daha ki sefere sen de ol ne olur çok özledik:(

4 Ekim 2009 Pazar

hafta sonu

yerde yatarak ekler pasta yiyen nehir...

bu da çaki:)

Dün akşam bizim eve prenses geldi biliyomusunuuuuuz?
Kuzenler Sinem Umut ve kızları Ezgi bize geldiler. Ne kadar özlemişim anlatamam! Ezgim ne kadar da büyümüş, ne kadar tatlı dilli ve güleç olmuş. Dün geceden beri aklımızdan çıkmadı şirine. Nehir ablan seni çok seviyor, tabi serkan amcan da ama beeeeen, ben sana aşık oldum be teyzem. O sesin, gülüşün şaka gibi, çizgi film kahramanı gibiydi. Günümüz sayende daha da güzel geçti. Sen hep gel bize olur mu tatlım. Neyse gece uzun ve yorucuydu iki prensesin aynı anda depişmesi pek hoştu. Gerçi alt komşumuz ne düşünüyordur bizim hakkımızda bilemiyorum:) Ha bu arada bütün ses ve gürültü nehir' den çıkıyor sizi temin ederim:)
Çok güzel tıkındık, karnımızı doyurduk ama karnımızın doyduğunu ezgi ve nehir kocaman birer tabak tarhana çorbasını içince hissettik.Neyse cadıların uyku saati gelince saat 8 gibi kuzenlerimizi yolcu ettik. İşte tam da bu sırada eşimin diğer teyzesinin kızı aradı. Sonra ilerleyen saatlerde onlar geldi. Onlarda çocuk olmadığı için nehir uyuduktan sonra ki şarap sigara bira muhabbetimize de onlar eşlik ettiler sağolsunlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde yatağa kavuştuğumuz da sızmıştık karı koca, allah'tan prenses müsade etti de sabah biraz uyuduk. Bu sabahta güzel başladı. Ta ki canımı sıkan bi telefona kadar ama uzun sürmedi O'nu üstümden atmam. Ardından güzel bi kahvaltı iyi geldi:)
Havvanur arkadaşım geçen postum da bi yorum da bulunmuş "seni okuyan birinden dolayı her şeyi yazmıyosun sanki" demiş. Şaşırdım nasıl da hissetmiş, nasıl da görebilmiş. Evet geçenlerde kendi arşivimi okudum da satır satır ne kadar güzel, ne kadar açık ve ne kadar içten yazıyomuşum ben eskiden. Şimdi öyle mi ya? Çok üzgün olunca da yazmıyorum, çok mutlu ve sevinçli olduğum zamanlarda da yazamıyorum, e sebebini söylememe gerek yok sanırım!?!?
Ne garip bi duygu bilsen blogum en kısa zamanda blog adresimi ve blog adını değiştirmek istiyorum. Ama sizlere nasıl yeniden tek tek ulaşıcam bilmiyorum. Biriniz akıl verin yahuuuu:):)
Ohooo ben yine dağıttım konuyu, bugün devam ettik güne, geçen haftadan beri nehir'in yeni sezon eksiklerini tamamlamaya çalışıyoruz. O outlet senin bu outlet benim ucuz ama kullanışlı olsun derken biraz eksiklerimizi tamamladık:) Bu yaz başından beri 4-5 cm boyu uzadığı için bütün kıyafetler aynı anda küçüldü:) Kızlar varsa kızlarınızın küçülen kıyafetleri vs. haber verin. Kışlık ayakkabı falan mesela 26 numara olsun lütfen:):) Aslında ebru' ya söylesek de bir de çocuklar için bi elden ele blogumu açsak acaba. Hepimizin çocukları peşpeşe nasılsa:)
Bu arada nehir'in fotoğraflarını çekerken çok garip bişi oldu çok acaip bi görüntü çıktı kızımın içindeki "çakii" ortaya çıktıonu da koydum yazıma sakın korkmayın ama bu iş nasıl oldu belki sevgili tuğçe bana açıklar.
Ay blog dostları evle ilgili güzel gelişmeler var yine 30 kasıma kadar evi boşaltıcaz ama en azından ev sahibimizin bize kontrattan sonra bi ay daha süre verdiğini yazılı bi belgeyle ev sahibimize imzalatmayı başardık zira bu yazılı anlaşmayı yapmadığımız ve de evi kontrat bitiminden bi gün sonra bile taşınsak ev sahibimizin bizden bir yıllık kirayı talep etme hakkı varmış. Aslında yasalarda bilmediğimiz çok fazla şey var ve herkesin danışabileceği bi avukatı olması lazım. Kulaktan dolma bilgilerle bi çok önlemi alamıyoruz. Sağolsun bize bu konuda yol gösteren her türlü yazılı belgeleri hazırlayan bi avukatımız oldu. Ben ev sahibiyle olan ilk dialogda çok üzüldüğüm de bunu hakkettiğimi düşünen "biri" olmuştu ama büyük allahım yine gönlümüze göre verdi ve yine dürüstlük ve doğruluk kazandı ve allah yine bizim yanımızda oldu çok ama çoook şükür. Bir de dün yeni evimizden aldığımız bi bilgi de bize bi öncelik tanınacağı ve evimizin anahtarının kasım ayı içinde verileceği söylendi. İnşallah ve de maşallah:):) Sıkıntımı paylaştığım üzere bu güzel haberi de sizlerle paylaşmak istedim. Hepinize iyi dilekleriniz ve destekleriniz için çok teşekkür ederim.