2 Şubat 2009 Pazartesi

dolu dolu yaşamak

Bize verilen bu hayatı en güzel şekilde yaşamak, yaşarken hayattan tat almak insanın biraz da kendi elinde; hatta içinde.. bunu teorikde belki hepimiz biliyoruz ama yaşarken çoğu zaman unutuyoruz. Hayatın akışına keşmekeşine ve dertlerine kendimizi öyle kaptırıyoruz ki..
Ya hırslar, hırslarımız.. Beklentilerimiz, umutlarımız, umutsuzluklarımız, kırgınlıklarımız hatta küskünlüklerimiz. Bazen hayat gerçekten kırsada kalbini sen unutmaya çalış. Unut ki öfken içinde kine dönüşmesin, dönüşmesin ki o kin senin ömründen yılları alıp götürmesin. Çünkü hayat öyle kısa ki.. Birisi kalbini kırdığında ona bir şans ver, ama seni gerçekten üzmeye devam ederse onu hayatından çıkar. Sevmek sadece başkasının hayatını yaşamak değildir. Böyle geçen ömür boşa geçmiş demektir. Kendi hayatın olsun, sevdiklerin senin için çoook değerli olsun, olsun ama kendi değerini kendi hayatını unutma. Etrafında bencil insanlar olduğunu düşündüğün an onlardan uzaklaş. Sadece kendi çıkarlarını düşünen ve kendi iyiliğini isteyen insanların mutluluğuna inanma onlar aslında kendi içinde mutsuz insanlar. Başkasının mutluluğunu istemeyen insanlar asla gerçekten mutlu olamazlar bunu unutmayalım. Ömür çok kısa.. bu hayatı dolu dolu yaşayalım küçük şeylerden zevk almaya, zevk aldığımız şeylere hayatımızda daha çok yer vermeye çalışalım.. Böyle duygusal zamanlarda, sevdiğimiz birilerini kaybettiğimizde, hem geride kalan sevdiklerimizin değerini hemde bize verilen bu hayatın değerini anlamaya bunları düşünmeye başlıyoruz..
Bu yazıyı kendime, kızıma, eşime ve tüm sevdiklerime yazıyorum. Belki unuttuklarımızı hatırlamamıza yardımcı olur..

Hiç yorum yok: