3 Nisan 2009 Cuma
İNADINA YAŞAMAK !!!
Geçenlerde bilmemkaçıncı doğum günümdü. Altmışbir ile altmışüç arasında bir yer.
Bir yıl öncesine kadar, bu dünyada yapacak pek de bir işim olmadığını düşündüm. Şartlarıma göre, çok iyi bir yaşam geçirdim. Çok sevdiğim oğlum kendisini yetiştirdi. Daha sonra bir de kızım oldu (hoş, kendisini prenses diye yutturur bana).
Gitmeyi düşlediğim hemen her ülkeyi görme şansım oldu. Dışarıda, 5 yıldızlı otellerde, sırf görmemişlik olsun diye, gece oda servisinden karides salatası, somon buğulama ve buz gibi beyaz bilmemne şarabı isteyebildiğim de.
Tokyo’daki otellerin çekmecesinden budizmi ve shinto dinini, örneğin Amsterdam ve Santiago’daki çekmecelerden hristiyanlığı okudum. Baktım ki, öbür dünya dedikleri yer, pek de fena bir yer değil. İşime geldi. Ulan ben de gidip bir tadına bakayım dedim. Nasıl olsa burada işim bitti.
Ulan, demez olaydım, tam ben Abbas yolcu deyip bavulları hazırlarken (oralara giderken free luggage kaç kilo ki?) bu çıktı geldi. Pelin dedikleri Küççük. Ben ona Küççük derim, çift ç ile.
Kardeş birdenbire, tüm düşüncelerim saçma geldi. Vay anasını. Bu Küççük var ya bu Küççük, yekten yaramaz. Ih ıh ıh diye 3 kelimelik dağarcığıyla, milleti maymun gibi oynatır etrafında. Oyuncak alırlar, oyuncağı atıp poşetiyle oynamayı tercih eder. Babaannen, deden nerede dersen, eliyle işaret edemese de, onlara bakar. Bir giysi almaya korkarsın,çünkü hanım normal yünden hoşlanmaz, illa yumuşak olacak. Çin malı oyuncak istemez. Ultraviyole ışın geçirmeyecek mayo alır. Trafik ışıklarında ya da pasaport kuyruğunda beklemekten nefret eder. (İyi ki, Ankara’da doğalgaz kartına kontör yüklemek için kuyruğa girmiyor). Etrafında ortalama 2, tercihan 3 kişi olması gerekir. Birisi kucağına alıp hoplatacak, ikincisi karşısında soytarılık yapacak, üçüncüsü de kameraya alacak.
Valla ne derseniz deyin, şimdi tüm gücümle, inadına yaşamak istiyorum. Ne kadar uzun olursa o kadar , aynı atmosferde olduğumu bilirim. Biraz büyümeye başlayınca benimle olur olmaz dalga geçeceğini bildiğim halde. Edepsiz!
En sıkıntıda olduğum anlar, vesikalık fotoğraf çektirdiğim zamanlardı. Adam, durduğum yerde, biraz tebessüm edin, der. Bir türlü beceremem. Şimdi keşfettim, birisi, tebessüm et, dediğinde, Küççük’ün bir macerasını düşünüyorum. Al sana tebessüm.
Evde karı koca, adam gibi kavga da edemez olduk. Kim kavgayı başlatsa, diğerimiz bir resim gösterip, bak şunun ayaklarına, sırıtışına diyor. Haydiii, bizim kavga güme gidiyor. Digital fotoğrafın hiç yararı yok, nasıl olsa evin her tarafına asmak için maaşın yarısını verip bastırıyoruz. Fotoğrafçı da artık, örneğin Tuna’nın resmini bastıracağım zaman, “Abi bu senin torun değil” diyor. Yeminle size. Millet öyle tanımış, öyle yaka silkmiş be.
Valla arkadaş, ne derseniz deyin, şimdi, tüm gücümle, inadına yaşamak istiyorum.
Babaannesi, “ yarın öbür gelir de, dede lan, şu sigarayı falan bırak artık, derse ne yapacaksın?” diyor. Ne yapacağım, alternatifim mi olacak? Küççük !
Bir aydır haritada, Burdur ve Antınoluk’a nasıl gidilir, dersi çalışıyorum. Hep Küççük’ün yüzünden. Amaaa, eğer ilk gördüğümde çıplak ayaklarını ve ellerini somurmazsam namerdim.
Yaşamak isiyorum arkadaş, uzun süre, ama sağlıkla, biliçli. Sevdiklerimin bu dünyada olduğu bilincini kaybetmeden.
Lami Teksöz...
Şaşırdınız, ya da kim bu? kimden bahsediyor dediniz değil mi ?
Sevgilimin kuzeni seda; eşi ve henüz 9 aylık dünyalar güzeli kızı pelin'le dubai de yaşıyor. Bu okuduğum ve de gözlerimi yaşartan yazı da bu küççüğün dedesine ait. Evet bir dede torununa duyduğu sevgiyi ve özlemi bu satırlarla dile getirmiş. Bir solukta okudum ve çok duydulandım sizlerle paylaşmak istedim.
İkkuşun da dediği gibi hayat sevince güzel. Hepinize sevgi dolu bir gün diliyorum...
(resimler internetten alıntı, aşağıdaki hayalet resmi alıntı değil ben çektim pauahhaa)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
14 yorum:
Dönüyorum bakıyorum yazının ortasın evet yanlış yerde değilim meltemin bloğu iyide 60 yaş diyor dede diyor hay allah derken yazının sonuna geldım hakıkaten duygulu hemde çok çok gerçek:)
harika dile getirmiş daha doğrusu kaleme almış diyelim.Allah torunu ile nice mutluluklar yaşatsın ona:)
vay be çok duuygusaldı küççükk gdip baktım resminede pek bi küççükk allah bagışlasın tüm küççükleri tabiki nehiride bys
cook guzel bi yazi cidden. cok yasamak yaslanmak degil sadece tecrube edinmek galiba, ve her daim daha duygusal olup hayatin degerini daha iyi anlamak, daha iyi bir insan olmak , olgunlasmak..
Merhaba.daha önce bu yazıyı okumamıstım.cok etkıleyıcı bır yazı gercekten.paylastıgın ıcın sagol.once senmısın dıye sasırdım bende :) Yaşamak inadına güzel hakıkaten.
günaydın herkese, çok teşekkürler güzel yorumlarınız için ben de çok sevdim bu yazıyı :)
bende okurken dusunuyorum 75 dogumlu oldugunuzu yazmissiniz. Nasil olur diyorum.. ama megersem bir dedenin anlattiklariymis.. cok guzel.. tskler, medinem
Aman ,önce siz böyle düşünüyorsunuz bu ne çelişki derken sonunu görünce sevindim.
Güzel bir anlatımdı,ağzına sağlık.Sevgiler
bir umuttur yaşamak bil.. inadına inadına..
Ne dedeler var...
Yüklenip duygularını dökmüş kelimelere.
Güzel bir hayat ve güzel yazı.:)
canım yaaa...
hafta sonu öykünün doğum CD'sini izledik.Pazar günü arabada dedesine anlatıyodum Cd'deki detayları bi baktım gözlerini siliyo...
dede işte ;)
Dedenin yazdıklarını o kadar iyi anladım ki bilemezsiniz. Aynı duyguları biz de birebir yaşıyoruz.
Sadece onun büyümesini görmek için değil, çocuğunu da görmek için sağlıklı uzun bir ömür diliyoruz.
Ah o koku var ya o koku, dünyaya bedel!
Sevgilerimle...
ne kadar güzel ne kadar içten yazılmış. bizim anneanne dede de yeni gitmiş zaten:(( ağlaya ağlaya gittiler. Ege de onlarla gidiyodu az kalsın. çok üzüldü oğluşum...
aaaa canım gittimi annenler allah kavuştursun neyse üzülmesin teyzesinin kuzusu biraz daha ısınsın havalar kaçarsınız sizde yanlarına
canm egeeem çok seviyom seni :)
Yorum Gönder