6 Kasım 2009 Cuma
GDO’lu diyet tarifleri-yılmaz özdil
Haliyle panik halindesiniz... “Nasıl anlarız? Genetiği değiştirilmiş organizma yemekten nasıl kurtuluruz?” filan.
Şöyle...
*
Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.
*
Ne verirlerse...
Onu yiyeceksiniz.
*
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz... Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran... İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.
*
Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için... İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan! Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu. Tahin-pekmezi “köylü işi”, vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları “modernite” sandığınız için, daha 10 yaşında ayıya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor, merdiven çıkamıyor.
*
Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak? İstanbul’un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir’de, Antalya’da, Adana’da evde salça yapmak?
Şikâyet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla beyazlatılıyor diye... İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde ekmek yapmak? Bütün ailen kabız... Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet umacağına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?
*
Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun... Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun... Ne işe yaradı senin pazara gitmen?
*
Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi... Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!
*
Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için kıçından uydurduğu kıçımın uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun... Brüksel lahanası yiyerek mi AB’ye gireceğini sanıyorsun?
*
Çin’den bal getiriyorlar mesela... Taaa Arjantin’den, Meksika’dan bal getiriyorlar. Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan... İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin! Ben iddia ediyorum... Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli’de, Pervari’de terör bile azalır, terör bile.
*
Uzatmayayım.
Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA’sını değiştirdi!
*
Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.
*
Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz... Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
38 yorum:
agzına saglık ,keşke zamanında SAYIN BAŞBAKANIMIZ bu yasayı zamanında cıkarsaydı ,neler yedik kim bilir
yaw meltem tek solukta okudum ne güzel anlattın be canım..
eline sağlık..
biz bu kafayla daha çok GDO'lu yer içeriz...
sevgiler..
Offf beaa!... Nasıl güzel bir yazıdır bu, her cümlesi de doğru, dosdoğru...
iş yerinde gazete okuyamayınca senin iletinle sevindirik oldum bi anda...
inanılmaz güzel bir yazı yazmış yılmaz özdil yine. çocukluğumu hatta 19 yaşına kadar olan yaşantımı küçük bir yerde doğal köy yoğurdu ve organik sebzeler yiyerek hatta çıkıp ağaca toplayarak yediim için kendimi şanslı hissediyorum ama ya çocuklarımız. çoğu ya çok şişman ya çok zayıf ortası hiç yok.
gdo yu okulda bizzat labda öğrenmiştik. aslında yeni bir şey değil. çok uzun zamandır var. iyi niyetli kullanımlarının dışında (brezilyada iyi kalite mısır için- biyodizel üretimi ve karbon salınımının azalmasında)kullanılması uygun değil.
paylaşımınız için teşekkürler.
sevgiler.
güzel yazını okurken arada güldüğüm kısımlarda oldu ama çok hak veriyorum yazdıklarına
sonuna kadar katılıyorum:)
Sabah okudum pek beğenerek,mail de attım kendisine.Zaten hergün mailleşir olduk:)Yürü be koçum deyip duruyorum.....
Merhaba , yazıyı çok beğendim.
Hatta çok denk düştü ben de GDO lu
ürünlerden bloğumda bahsetmek istiyordum.Bugünkü Cumhuriyet gazetesinin Bilim Teknoloji ekinde
GDO hakkında doğrular ve yanlışlar diye bir yazı dizisi çıktı.
Doğru söze ne denir?
Bir kez daha harikasın Yılmaz Özdil.
Söz anlayana söylenir. Bir kulaktan girip diğerinden çıkmaz inşallah :(
Annem konuşuyo sandım.Aynı düşünceler.Şimdi otur ayıkla pirincin taşını.Yılmaz Özdil lezzeti,hep olduğu gibi.teşekkürler Meltem'cim .
Ne kadar doğru tespitler bunlar, hazırcı olduk iyice, herşeyin paketlenmişi makbul oldu.:(
her konuda bu kadar doğru yazan başka biri varmı acaba??? yok galiba
hepimize tercüman oluyor
Cok gzel yazmıs cok
bu hanı her yerde satılan mısırlara da dıkkat bence.
gerçekten ne kadar haklı noktalara değinmiş yine..ama biz mümkün olduğu kadar eski usullere devam eden bir aileyiz,öyle ambalaj güzeli şeyleri alıp yemeyiz..memlekete gittiğimizde ordan satın alıp yılboyu onları tüketiriz.tarhana,salça,reçel,kurutulmuş sebzeleri,turşu,erişte ve birçokşeyi kendimiz yapıyoruz..
ama sebze,meyve,et ve süt ürünlerinden yeterince zehirlenmişizdir o ayrı mesele tabi..
Bal damlıyor bu adamın ağzından, bayılıyorum! :)
Bu yazıyı paylaştığın için teşekkür ederim.
<:))
oyyyy Yılmaz Özdil amcam yine döşemiş bizlere ama doğru söze ne hacet.
Meltemdende şarank şarank yüzümüze vurması,yi geldi beee...
ya ben kendi halkına düşman başka bir hükümet görmedim!
Benim postum da bu konuyla ilgili
Meltemcim.Ellerine sağlık:D
Sevgilerrr
İYİ AKŞAMLAR.
BENİM BLOGDA ÖDÜLÜN VAR.
BİR ARA UĞRADA AL.
HAYRİYE
<:))
her zamanki gibi, işte budur diyorum, yılmaz özdil ağzına sağlık, sen de iyi ki paylaştın meltemcim, ne kadar çok kişi okursa o kadar iyi
Meltem´cim ne hos dile getirmissin hayran kaldim inan.Yurekten tebrik ediyorum seni.Bu arada anlaattiklarinin cogunu elimden geldigince evde yapiyorum ama, yine de tombis bir oglusa sahibim.Sevgilerimle...
yazıdan hiçte iyi bi ev hanımı olmadımı anladım süper di yazı sayende faydalandık şeker gdo suz günler yakında yiycek bişi kalmzda yamyamlaşır bu insanoglu ahir zamanmıdır nedir
Vallahi doğru. Ben de her gün okurum yılmaz Özdil'i. anneme de okudum bugünkü yazısını. Doğru söze ne denir. Sevgiler...
şu yazıyı okuyunca ohh dedim bir çok maddesi ekmek hariç bizim evde böylede ekmeğede çözüm bulsam una nasıl çözüm bulacaz??
yaaaaaaaaaa
soylenecek soz birakmamis !
Adam yazmış işte. Tebrikler.
Lafı her zaman gediğine koyar.
İnsanımız da okuyup ders alırmı ki?
Orası biraz ... Herneyse..
Sevgiler...
ahh dönsek özümüze ahh!!
arkadasım ıste budur dedım yazını okuyunca, ınsallah yazını bır coooook kısı okurda , özellıkle cahıl olanlarımız , bunları uygular.öpuyorum arkadasım.
Bayılırım Yilmaz Ozdil'e yine süper yazmış okumamıştım bu yazıyı iyi oldu :)
Bayılırım Yilmaz Ozdil'e yine süper yazmış okumamıştım bu yazıyı iyi oldu :)
Yılmaz Özdül'in her zamanki gibi harika bi yazısı yine bu da. her yazısında düşüncelerime tercüman oluyor. alkışlıyorum kendisini.. ama bi de şu çelişki var; limonata yapıyoruz. neyle yapıyoruz? limonla. yani genetiği değiştirlmiş limonla. o zaman genetiği değiştirilmiş meşrubat içmenin de bi farkı olmasa gerek.
yoğurt yapıyoruz.. neyle yapıyoruz? sütle. yani genetiği değiştirilmiş otlarla beslenen inekten alınan sütle. o zaman marketten alınan genetiği değiştirilmiş yoğurtu yemenin de bi farkı olmasa gerek.
diyeceğim şu ki; limonu, sütü de evde kendim yapamıyacağıma göre her halükarda ne verirlerse onu yiyeceğiz. ondan ya bunca sinirim...
:( böyle bir ülkeye/dünyaya çocuk getirmek herhalde hayatımız boyunca yapabileceğimiz en büyük ÇILGINLIK !! umarım pişman olmayız, üzülmeyiz.. Umarım yarın çocuğum büyüdüğünde BU NE BİÇİM BİR DÜNYA demezz :((
Sesimizi çıkarmalıyız, Koyun gibi olmamalıyız artık !! Nasıl ülkemize sokulmasına izin veriliyor, nasıl geleceğimiz çocuklarımıza yedirmemize izin veriliyor !! Hesabını sormalıyız ARTIK !!
Muhteşem yazmış! Her kelimesinde haklı...
ayyy ne güzel anlatmış
bayıldım
Blogunuzu bir raslantı üzerine gördüm, Yılmaz Özdil'in yazısını görünce de yorum yazmak istedim.
Kimsenin (AKP'yi kastediyorum) kimseyi önemsediği yok, son 8 yıldır ülkeye kattıkları tek şey koca bir yalan - yıkım ve riyakarlık, adamlar Hepimiz Müslümanız, birbirimizi sömürelim mantığını hakim kılmış durumdalar, ve bunların topunuda düzeltmek zor gibi duruyor ama ya onlar ya da halk kendine artık bir çeki düzen vermeli.. Yoksa GDO'lu ürünler dışında başka şeylerle de besleyebilirler toplumu..
Neyse..
Çalışmalarınızda başarılar..
ah.. yılmaz özdil.. başka söze hacet yok sanırım.. arşivine bakınca hayli evet evet, hı hı, ben de böyle düşünüyorumların arkasından gelen traji komik gülüşle buluşunca.. daha ne denecek ki.. paylaşım için teşekkürler..
mutlu bır hafta dılıyorum
Yorum Gönder